Aikido’nun merkezinde ‘ki’ kavramı, diğer bir deyişle ‘yaşam gücü’ kavramı yatar. Aikido çalışmaları, her bireyin içinde akmakta olan evrensel ki‘nin birliğini sağlamaya yöneliktir. “Ahenkli Ruhun Yolu” olarak Türkçeye çevirebileceğimiz Aikido’da, diğer budo sanatları gibi, tekniği, bedeni ve zihni birleştirmeyi amaçlar. Kişinin Aikido’yu yüreğinde taşımasının yolu, Ai-ki“nin (ki ile uyumun) kökeninde yatar. Bu da aikidonun kurucusu Ueshiba Morihei’e göre “sevgi”dir.
Yıllar boyu sıkı bir şekilde Aikido çalışan kişiler, tekniklerinde ve davranışlarında nazikçe kendini gösteren içsel güç ve enerjiyi geliştirebilirler. Doğadaki bütün hareketler tutumlu ve mantıklıdır. Ayrıca hepsi sabit bir merkeze sahiptir. Her şeyin doğasında “sabit bir merkeze sahip olma ilkesi” bulunmaktadır ve Aikido çalışanlar merkezlerini, doğanınkiyle uyumlu hale getirme çabası içindedirler.
Bu ilke, Aikido’nun mükemmel bir şekilde merkezlenmiş olan, akışkan ve dairesel kendine has hareketlerinde açıkça ortadadır. Aikido’da görülen dairesel hareketler, enerjinin en iyi şekilde kullanımını sağlayarak saldıranın boyutuna ve gücüne bağlı olmaksızın, saldırıya karşı savunma yapma olanağı tanır. Aikidoyu her yaştan ve milletten birçok insan için cazip kılan şey, tekniklerindeki ve hareketlerindeki bu nezakettir.
Yoga sanskritçe bir kelime olan “yuj-yuc” kökünden türemiştir. Yuj ise, birleştirmek, bir araya getirmek” anlamını taşır. Bu ise; beden, zihin ve ruhu bir araya getirmeyi ve onları buluşturmayı amaçlar. Bir diğer anlamı ise “boyunduruk, boyunduruk altına almak”, yani kontrol etmek, denetim altına almaktır. Kimi kaynaklarda yoganın ortaya çıkışına ilişkin 5000, kimi kaynaklarda 7000 yıla değin uzanan kökten bahsedilir. O dönem tabletlerinde bulunan yoga figürleri bizi bu dönemlerde de uygulanıyor olduğuna dair ışık tutar.Bu ilminin ilk yazılı kaynağı olan “Yoga Sutra”, Patanjali tarafından iki bin yıl önce yazılmıştır. Bu ilimin babası olarak da adlandırılan Patanjali, Yoga’yı “zihin üzerinde hakimiyet kurma süreci” olarak tanımlar. İnsanı; düşünceleri, algıları ve seçimleri doğrultusunda farklı süreçlere taşıyan zihni kontrol edebilmek ve onu ideale doğru yönlendirebilmek, Yoga’nın amaçları arasındadır.
1000 yıldan fazla bir tarihe sahip olan Ninjutsu sanatı günümüzde geleneksel ve modern olarak iki farklı şekilde çalışılmaktadır. Ronin Ryu Dojo olarak biz, öğrencilerimize amaç ve hedeflerine yönelik olarak iki yoldan da eğitim vermekteyiz.
Geleneksel Ninjutsu 9 ayrı okuldan miras kalan 18 ayrı disiplinin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu sistem zihinsel arınma ve silahsız dövüş yani Tai Jutsu eğitimi ile başlar. Tai Jutsu ve bu kapsamda çalışacağımız temel pozisyonlar (kamae) ve katalar (statik hareket kalıpları) ilerleyen aşamalarda geliştireceğimiz bilgi birikimi ve tekniklerin temelini oluşturmaktadır. Geçirdiğiniz zaman ve gelişimle paralel olarak, silahsız dövüş ve/veya temel eğitimin yanında çeşitli aletlerin kullanılması anlamında eklentiler söz konusu olmaktadır. Bunlar sopa (HanBo, Bo, Jo), Bokken, Katana, Tanto ve diğer geleneksel Ninjutsu aletlerini içermekte ama bunlarla sınırlı kalmamaktadır.
Ninjutsu yapısı ve doğası itibariyle her yaş ve beden tipinin çalışmasına uygun bir sanattır. Karate, Taekwon Do, Judo gibi olimpik spor dalları veya Muay Tahi, Kickbox gibi çeşitli kurallara ve kısıtlamalara dayalı bir sanat olmayıp, müsabakası yoktur. Ninjutsu ortaya çıkışı ve onu meydana getiren disiplinlerin özelliği olarak, hayatta kalma (Survival) hakkında pratik anlamda faydalı olacak geniş bir yelpazeden yetenekler bütününü uzun vadeli bir zaman dilimi içerisinde içselleştirmeye ve bunları fiziksel ve zihinsel zorluklar karşısında pratik olarak uygulayabilecek kabiliyeti geliştirmeye yönelik bir sanattır.
Çin Tao öğretisinden ortaya çıkmış evrenle uyumlanma, içrek savaş sanatıdır. Buradaki savaş sözcüğünü çatışma ile ilişkilendirilmemelidir. Dayanma gücü, dirlik, uyumu bulma mücadelesi daha uygun olacaktır. Tai-Chi’nin temel kökleri kadim iki kitaba dayanır. Birincisi, kökleri MÖ 3000’e kadar uzanan Değişimler/Dönüşümler kitabı olarak da bilinen Yi Çing, diğeri ise MÖ 5 yy.a uzanan Lao Zi’nin Dao (Yol) hakkında yazdığı Dao De Çing kitabıdır. Sonraki yüzyıllarda dövüş sanatlarında kullanılmaya başlanan öğretinin birçok ilk başlatıcısı olduğu ileri sürülmüştür. Bunlar daha çok uygulamacıların geliştirdiği farklı tekniklerdir. Misal Tai-Chi’nin hem dirilik için hem de dövüşme sanatı olarak ilk yapanlardan kabul edilen Çen ailesinden Çen Vang Ting’dir. Günümüze kadar farklı tarzları ulaşmış olan Tai-Chi’de en eski yöntemin Çen tarzı olduğu bilinmektedir. Günümüzdeki diğer tüm tarzlar Çen ailesi tarafından öğretilen düzeneğe dayanır. 19. yüzyıla kadar Çen ailesi içinde korunan sanat 1820’de aile dışından ilk defa Yang Lu Çan tarafından öğrenilmiş ve halka tanıtılmıştır. Yang Lu Çan’ın kendi birikimi ile yorumladığı kendi adıyla anılan Yang tarzı en yaygın kullanılan tarzdır. Yang ailesinden sanatı öğrenen farklı ustalar Wu/Hao, Wu ve Sun tarzlarını geliştirmişlerdir.
Başlangıç Tarihi | Bitiş Tarihi | Eğitim Zamanı | Ders Saat Sayısı | Kalan Kontenjan | Fiyat |
---|